POLAT KAYA
(Copyright © 2002 Polat Kaya)
KÜLTÜR (KÜLTÜRE)
Türkçede "kültür" seklinde bilinen ve kullanilan bu sözçük, Bati dillerinden Türkçeye aktarilmis görüntüsünü vermekte olup olasilikla pek çoklarimiz bu bilincin etkisindeyiz. Bu etkilenmenin altinda da çesitli sözlüklerde bilinçli veya bilinçsiz yapilan tanimlamalar ve atiflar olsa gerek. Zira insanlari sartlandiran en uygun araçlardan birisi sözlüklerdir. "Kültür" sözcügünü tanimlarken Ingilzce "culture" sözcügü ile baslamak istiyorum. Bu sözcügün tarifinde Ingilizce-Türkçe Redhouse Sözlügü Türkçe olarak su tanimlamayi yapiyor:"CULTURE: kültür, terbiye, irfan, münevverlik, medeniyet, medeniyetin bir safhasi" [1].
Bunun yaninda, Encyclopaedia Britannica World Languages Dictionary içinde verilen bir kaç tanimlama, Ingilizce olarak, söyle:
"CULTURE. 1 cultivation of plants and animals, especially with a view to improvement; 2 The training, improvement and refinement of mind, morals or taste. 3 Tillage of the soil. 4 Bacteriol. a) The development of micro-organism, as in gelatin, a beef tea, etc. b) The organism so developed. 5 The enlightenment or civilization: Greek CULTURE. 6 Anthropol. The sum total of the attainments and activities, of any specific period, race or people, including their implements, handicrafts, agriculture, economics, music, art, religious beliefs, traditions, language and story." [2]
Bu sözcük çesitli bati dillerinde söyle veriliyor: Ing. "culture", Fr. "culture", Ger. "bildung", It. "cultura", Sp. "cultura", Swedish "kultur" ve Yiddish "kultur" sekillerinde biliniyor. [3]
Bu verilerin isiginda Türkçede de "kültür' seklinde kullanilan bu sözcük, Türkçeye Bati dillerinden aktarilmis oldugu görüntüsünü veriyor ki ben bu görüste degilim. Izninizle izah edeyim.
Dikkat edilirse Ingilizce "culture" sözcügünün tanimlamasina göre, Türk dünyasinin "töre", "türe" diye bildigi adetleri, ananeleri, atalarindan kendilerine geçmis her türlü inanis, dil, hayat görüsü, davranis sekilleri, vs., yukarida tanimlamasini verdigim "culture" (< "kul-ture") sözcügünün içine girer. Bu sebeple, ben derim ki Bati dillerine aitmis gibi gözüken ve o sekilde tanitimi yapilan bu "CULTURE" < "CUL-TURE" sözcügü özbeöz Türkçe bir deyim olup, eski Türkçenin "KÜL-TÜRE" ("görkemli töre", "söhretli töre/türe", "gül-töre", "güzel-töre", "temiz-töre") anlamlarinda Türkçe deyimden alinmistir. Eminim ki "culture" sözcügünün gerçek kimligini ve ad-olgusunu bulmaya çalisan dilciler, sayet gerçegi ariyorlarsa, bu sözcügün Türkçenin "kül-türe" / "kül-töre" deyimi ile ayni oldugunu inkar edemezler. Türkçenin çesitli agizlarinda biraz farkli olarak "töre, türe, tora, torah, tura" sekillerinde söylenebilen "töre" nin Türkçe oldugu bilinir bir gerçektir. Bunun gibi "kül" ve "gül" sözcükleri de aynidir, "Kül-Tekin", "Kül Buyruk", "Kül Irkin", "Kül Çor", vs adlarinda [4] ve hatta "Er-Kül" (Herkül) adinda oldugu gibi. Eski "Kül" sözcügü "sanli", "söhretli", "bilinen", "taninmis" anlamlarindadir.
Ayrica, Ingilizce "Culture" sözcügü baska bir ad-olgu analizinda "cul-ture" seklinde bakilip yeniden düzenlendiginde, Türkçenin "TURECUL" yani "tür yaratan", "türeten", "türcülük", "çesitli cins hayvan ve ekin yaratan" anlamlarinda eski Türkçenin bir deyimi oldugu görülüyor ki bu anlam da yine "culture" taniminin içine girmektedir. Bundan da anlasiliyor ki Avrupali bu kavrami da Tur/Türk dünyasindan ve Türkçeden almistir.
Batida çogu zaman "culture" ile ilgili ve es anlamli olarak "civilization" sözü kullaniliyor. Civilzation sözcügü "civil" kök sözcügünden gelir ki bu "CIVIL < "C-IV-IL" seklinde parçalarina ayrilip yeniden düzenlendiginde Türkçenin "EVCIL" sözü ile karsilasiyoruz. Türkçe "evcil" sözü "eve alistirilmis", "eve sokulmus", "aslinda yabani iken ehlilestirilmis" anlamlarinda bir sözdür. Dolayisiyle "civil" ile "evcil" sözcükleri ayni anlamda olup "civil" sözcügü Türkce "ivcil/evcil" deyiminden degistirilerek yapilmistir. Bu sözün dile getirilmeyen baska bir anlami da insanlara çok eskilerde "evcillesmeyi" ögretenlerin "Türkçe" dilli Tur insanlari oldugudur.
"Civil" sözcügünden kaynaklanan CIVILIZATION terimi "C-IV-IL-IZ-ATI-O-N" seklinde parçalarina ayirip yeniden düzenledigimizde Türkçenin "ATIN-IVCIL-IZO" yani "ADIN-EVCIL-ISA" Türkçe deyimi ile karsilasiyoruz. Çok ilginçtir ki bu deyimdeki üç sözcügün üçü de ve deyimin kendisi de öz Türkcedir. Türkçe de 'ISA", "ISE" ve "ISO" sözcükleri hep ayni anlamda olup "ISA" yi tanimlar. ISA ise tanimlama ile "babasi Tanri olan kimseye" verilen bir addir. Böylece, yine görülüyor ki "civilization" seklinde dünyaya tanitilan sözcük gerçekte Türkçe bir deyimin yeniden düzenlenmis halidir. Fakat ne var ki Tükçeden düzenlenmis bu sözcügün içine "ISA" adi islenmekle bir "irkcilik" ve/veya "dincilik" ayirimi islenmis ve "ISA" yi taniyanlar için diger inançlarda olanlara nazaran bir "üstünlük", "ilericilik", "medeni olus" havasi verilmistir.
Bati dillerinde "culture", "cultura" yahut "kultur" seklinde olan bu sözcügün Türkçede de "kültür" seklinde olmasi bence dogaldir. Çünkü zaten sözün asli Türkçeye aittir. Fakat ne var ki cogumuz bu sözcügün "kültürlü" Avrupadan alindigi inancindadir. Çünkü hepimiz daha genç yasta egitilirken o sekilde ögretilmisiz ve kimse sözün derinine inmemistir. Çogumuz "Avrupa dogru bilir dogru söyler" seklinde bir görüse inanmisiz ve/veya inandirilmisizdir.
"Kültür" (culture) sözcügünün
ad-olgusunu (etimolojisi) bu sekilde açikladiktan sonra, simdi bu
sözcük ile ilgili diger sözcüklere bakalim.
BILDUNG = CULTURE"
Sözcügün Almancasinin "bildung" seklinde olmasi da ilginçtir. Zira bu söz de "BIL-D-UNG" seklinde incelenip yeniden düzenlendiginde Türkçenin:
a) "BILiDi-GUN" / "GUN-BILi-Di"("günes-bilgisidi") anlaminda eski Türk dünyasinin Günese tapan dininde bu dinle ilgili olarak gelistirdigi "essiz bilgilerdir" yani "törelerdir"; "Bilgiler" ise insanin "bildikleridir". Zaten "BILDiUNG" sözcügü de Türkcenin Orta Asya agizlarinda yazilmis bir hali oluyor zira "ng" ile yazilmis.
b) bu sözün ikinci bir
düzenlenmesinde çagdas Türkçenin "BILDiGUN" deyimi
ile karsilasiyoruz, yani "bildigin", "neyi bilip yapiyorsan o senin kültüründür",
örnegin, Türklerin "yemekleri" basli basina bir "kültür
olup" baskalarinin "yemek hazirlama ve yeme tarzindan" farklidir ve bu
sebepledir ki o Türklerin kültürüdür. Bu sekilde
yemek hazirlanmasini ancak Türk yemek törelerini bilenler yapar.
Çünkü o Türk dünyasinin eskiden beri gelen töresidir
(kültürüdür). Böylece, görülüyor
ki Almanca "bildung" sözcügü de gerçekte Türkçeden
alinip ve biraz degisime ugramis bir Türkçe deyimdir. "Bildigun"
(yumusak "g" ile) deyimi ise Osmanli Türkçesinde oldugu gibi
yakin zamana kadar kullanilan Türkçe bir degim idi. "Bildigun"
ile "bildigin" arasinda küçük bir "agiz" farki vardir.
CULTIVATED = CULTURED
Ingilizce "cultivated" deyimi "cultured' deyimi ile es anlamli bilinir. "Cultivated" < "CUL-TI-VA-T-ED" seklinde incelenip yeniden düzenlendiginde Türkcenin "aTa-ADI-AVCULDE" yani "ata adi 'evcil' idi" anlaminda Türkce bir deyimin yeniden düzenlestirilerek Türkçeden uzaklastirilmis halidir. Bu söz insanlar için geçerli oldugu gibi hayvan ve ekinler için de gecerli bir deyim oldugu açiktir. "Cultivated" sözcügü "cultured" sözüne es anlamli olup Türkçe "kültürdü" ("kül-türe-dü"), "kültürlü" ("kül-türelü) ve "tür-cül-dü" deyimleriyle de es anlamlidir, fakat ayri yapidadir. "aTa-ADI-AVCUL'DE" deyiminde "ATA ADI" Türkçe deyimi ile kavrama ad veren isaretleniyor. Yeni dogan çocuga ad veren onun "Ata" sidir. Bunun yaninda Türk töresinde, dogan insan oglu olsun yahut baska bir kavram olsun, her yeni dogana ad veren "KORKUT-ATA" dir. Benim görüsümde "ATA ADI" deyimi ile bu ima ediliyor. Örnek olarak denebilir ki "AT'i" evcillestiren eski Tur/Türk dünyasi, ona "ATA ADI" olarak "AT" demis. Böylece, atin "ATA ADI AT'di" Türkçe deyimi ile "aTa-ADI-AVCUL'DE" deyimi Türkçe olup ayni dil ya[isindadir.
Yine "cultivated" sözcügü
"cultivated" < "KULTI-VA-TED" seklinde ayri bir ad-olgu görüsünde,
incelenip yeniden düzenlendiginde Türkçenin "KULTE EV-TE-Di"
(yani "külde evdeydi", "kül (toprak)-içinde kendini evde
sayiyor") ekinler için geçerli bir Türkçe deyim
oldugu ve yeniden düzenlenmis oldugu görülüyor. Zira
ekinler kökleri "kül-de" yani "toprakta" olduklari zaman kendilerini
evde" hissedip yasarlar. Kökü topraktan (külden) çikarilan
ekin ölür. Böylece, Ingilizcenin "cultivated" sözcügü
de Türkçeden yapilmis bir terimdir.
TERBIYE
Arapcaya atfedilen bu TERBIYE sözcügü
çok olasilikla Türkçenin "TUR-BEYI" adinin degistirilmis
halidir. "Tur-Beyi" gençliginde Tur/Türk törelerine göre
yetistirilen ve "Beylik" yaslarinda da Tur-Beylerinin egitimi geregi Tur
törelerini her haliyle izleyen ve isleyen kimsedir. Eski Tur/Türk
dünyasinda çok eskilerden beri TUR-BEYI'nin evinde daima irfan,
edep, töre, saygi, komsuluk, misafirperverlik ve bunlar gibi pek çok
Türk töreleri izlenirdi. Eski çaglarin yabanci seyyahlarinin
yazdiklari bunu hep dogrular.
MEDENIYET
MEDENIYET sözde Arapça sözcügü "MEDE-NI-Y-ET" seklinde parçalarina ayirip yeniden düzenledigimizde iki Tükçe söz kendini gösteriyor:
1) "EDEM-ITEN" yani adami "ADAM EDEN" Türkçe deyimdir. Gerçekten de adami adam-eden onun "medeni" olusudur. Aksi takdirde, adam da "hayvan" dediklerimizden pek farki olmazdi. Görülüyor ki Arapça bilinen bu sözcük te Türkçeden degistirilerek yapilmistir. Bu haliyle sözcükteki Y harfi iki ünsüzü birbirine baglayici harftir.
2) ikinci anlaminda "medeniyet" sözcügü "MEDE-NI-Y-ET" seklinde bakildiginda yapisi Türkçe "MEDE-ITEN" (Mede eden) yani adami "MEDE/METE/MATA Türklerine benzeten" yahut onlar gibi "medeni eden" anlaminda Türkçe bir deyim oluyor. Bu da yine gösteriyor ki "medeniyet" sözcügü bu haliyle de yine Türkçeden yapilmistir.
"Medeniyet" sözcügünün
3. bir hali de "MEDE-NIYET" Türkçe deyimi olup Tanri "Ma-ATA
/ MATA / METE / MEDE" gibi olmaya "niyet etme" anlamidir. Baska bir deyim
ile insani medeni yapan onun Tanri gibi adil, iyi niyetli, baskalarina
karsi hos görüslü, ailesi ve uzak yakin komsulari ile geçimli,
dogru olan, çarpik ve carpitici olmayan, insani, hayvani ve dogayi
seven, vs. meziyetlere sahip olmak ki bunlar medeniyeti olusturur. Böylece
"Mede-niyet" deyimi de yine Türkçe bir deyimdir.
IRFAN
Irfan sözcügü "bilgi"
anlaminda bir sözcüktür. "IR-FAN" Türkçe "FEN-eRI"
yani "ilim, bilgi" sahibi anlamindadir. Çok yakin zamanlara kadar
Türkiye liselerinde "FEN ve "EDEBIYAT" bölümleri vardi.
Herkesin "fen" bilmesi sart degildir, elbette ki "edebiyat" bilenler de
"irfan" sahibirler. Zira "edebiyat" deyimini inceledigimiz de "EDEB-I-Y-AT"
Türkcenin "EDEP-ATI-U" yani "onun adi edep", iyi terbiye, iyi konusma,
nezaket, efendilik, saygi, alçak gönüllülük,
adet, töre gibi anlamlarda olan bir deyimdir. Böylece, Arapca
bilinen "edebiyat" sözcügü de Türklerin "töreleriyle"
ilgili olup Türkçe bir deyimin deyistirilmis hali oluyor.
MUNEVVER
Kültürün taniminda gösterilen MÜNEVVERLIK sözcügündeki LIK eki Türkçe oldugundan onu yalniz MUNEVVER seklinde incelemeliyiz. MUNEVVER < "MU-NE-V-V-ER" < "nU-MUNE-U-ER" (örnek o Er) anlaminda Türkce bir deyim oldugu görülüyor. V harfi U harfinden türetilmistir. Olasilikla birinci "N" harfi düsürülmüstür. Diger taraftan, sözlükte "numune" nin "nümune" seklinde Farsça oldugu belirtiliyor. Halbuki, "nümune" < "nü-mun-e" seklinde incelendiginde Türkçenin "ÖN-MEN-O" yani "ilk yapilan", "ÖRNEK" anlamlarinda Türkçenin bir deyimi oldugu görülüyor ki zaten "numune" ve "örnek" es anlamlidirlar.
Bundan da anlasiliyor ki "münevver" sözcügü Türkcenin "NUMUNE-U-ER" deyiminden ve "numune" yahut "nümune" sözcükleri de yine Türkçenin "ön-men-o" / "ün-men-u" (önde gelen, birinci adam, örnek kimse, ünlü adam) anlamlarinda degiminden yapilmislardir. Böylece, "münevver" diye bilinen kimse kültürlü, "kül-töreli", "egitilmis", "pek çok konuda yetistirilmis" kimseler olup baskalarina "örnek" olarak gösterilen kimselerdir.
Bu tanimlamalarda da görüyoruz
ki gerek Arapca ve gerekse Farsca diye bilinen bu sözcüklerin
asillari da yine Türkçenin deyimlerinden geliyor.
TÖRE / ADET (TRADITION)
Töre ile dil akrabaligi olup Türkçede kullanilan baska bir sözcük de "adet" deyimidir ki bunun Ingilizce karsiligi "tradition" dir.
1) TRADITION sözcügünü "TR-ADI-SHIN" seklinde baktigimizda "TUR-ADI-SIN" seklinde bir Türkçe deyimle karsilasioyoruz ki sözcügün Turlara ait oldugu ima ediliyor. Ayrica
a) "TRA-DI-TION" seklinde inceleyip yeniden düzenledigimiz de Türkçenin "ToRA-aDI-SIN" ("Töre adisin") anlaminda yine "tradition" ile Türkce "töre" deyiminin ayni oldugu söyleniyor.
b) "TRA-DITI-ON" seklinde inceleyip yeniden düzenledigimiz de Türkçenin "ToRA-DETI-hAN"" ("Han "töre" dedi") anlaminda yani Han'in ona 'Töre" dedigini söylüyor. "Töre" ile "tradition" ayni anlamdadir.
c) "TR-ADITI-ON" seklinde inceleyip yeniden düzenledigimiz de Türkçenin "TuR-ADITI-HAN" yani "HAN-TUR-ADETI" seklinde "Han-Tur (Tur-Han) insaninin "adeti" oldugu açikca belirtiliyor; Ayrica "Han-Tur" yahut "Tur-Han" adini da tanimliyor. Daha önceden de belirttigimiz gibi "Han-Tur" yahut "Tur-Han" deyimleri "Gök-ATA-Tanrinin adi oldugu gibi Tur/Türk insaninin da adidir. Turhan adi da Türkçede yaygin halde kullanilan bir erkek adidir.
d) "TR-ADITI-ON" seklinde Türkçenin "HAN TUR ADITI" anlaminda ki deyimi oluyor ki bu haliyle: 1) "tradition" sözcügünün "Han Tur adi" oldugu ima ediliyor; 2) yahut ta "HAN" sözcügünün de Tur Adi oldugu söyleniyor; ve
e) "TRA-DI-T-I-ON" seklinde inceleyip yeniden düzenledigimiz de Türkçenin "TORA-aDI-aTa-I-AN" ("Töre Adi "Gök-Ata-Bir"") anlaminda deyim olup Tur/Türk dünyasinda "töre" ("tradition") nin "Töre adinin "Gök ATA-BIR" oldugu açikca belirtiliyor. Böylece, bu Türkçe deyim eski Tur/Türk dünyasinin törelerinin "Gök-Tanri" adi ile ne kadar yakindan iliskili oldugunu açikca sergiliyor.
f) "Tradition" sözcügünün diger batili dillerde karsiligi olarak sunlar veriliyor [3]:
French "tradition" < "tra-diti-on" Türkçe "ToRA-DETI-HAN" (Han ona "töre" dedi") anlaminda, ve/veya "Han-Tur-Adeti" "Han-Tur'un adeti, töresi") anlaminda Türkçe deyimlerden kaynaklanan Fransizcaya mal edilmis sözcük.
Italian "tradizione" < "tra-dizi-one" < Türkçe "ToRA-eDIZI-HAN" ("töre-edici-han") anlaminda Türkçe deyimden kaynaklanan Italyancaya mal edilmis sözcük.
Spanish "tradicion" < "tra-dici-on" < Türkçe "ToRA-eDICI-HAN" ("töre-edici-han") anlaminda Türkçe deyimden kaynaklanan Ispanyolcaya mal edilmis sözcük.
Sweedish "tradition" < "tra-diti-on" < Türkçe "ToRA-DETI-HAN" ve/veya "HAN-TUR-ADETI" anlaminda Türkçe deyimlerden kaynaklanan Isveç diline mal edilmis sözcük.
Yiddish "traditsye" < "tra-dits-ye"
< Türkçe "ToRA-eDICI-AY" anlaminda deyim olup AY-Tanrinin
"töre edici" oldugu ima ediliyor. Daha önçe de belirtmisti
ki Tora/Tura" eski Türk dünyasinda ayni zamanda "Ay'in baska
bir adidir.
ÜBERLIEFERUNG
Almanlar "tradition" kavramini daha baska bir sekilde tanimlamis olup ÜBERLIEFERUNG sekinde belirlemisler. Alman "überlieferung" sözü "Ü-ber-li-efe-r-ung" seklinde kirik bir Türkçe ile: "U-BIR-iLI-EFE-eR-GUN" ve daha düzgün bir Türkçe ile: "U-BIR-eRGUN-EFE-iLI" ("O bir "ergun", "ergin", "erismis", "gelismis", "töreli" efe ili") anlamlarinda Türkçe bir deyim oldugunu ve ayrica "U-BIR" (Gök-Ata-Tanri), Er-Gun (Gün-Tanri) ve "Efe-Ili" (Ay-Tanri) ya tapan Tur/Türk illerini Türkçe olarak belirtiyor. Böylece, Türkçe "anane", "gelenek", "görenek", "adetler", "sünnet", "hadis" gibi sözcüklerletanimlanan, yani öz Türkçe "töre" karsiligi olan Almanca ÜBERLIEFERUNG sözcügü de Türkçe bir deyimden yapilmis oldugu görülüyor.
Bütün bu tanimlamalarla
"kültür" sözcügünün ne kadar önemli
bir sözcük oldugunu ve bu kavramla ilgili sözcüklerin
hepsinin Türkçe kaynakli oldugunu belirlemis olduk. Bütün
bu açiklamalarin isiginda, Türkçede "kültür"
yerine "ekin" sözcügünü kullanmak Türkün
"töre" sözünün karsiligi olabilecek nitelikde degildir.
"Ekin" "kültürün sadece bir yönü bile olabiliyor.
Bence, halen Türkçede kullanilan "kültür" sözcügünü
"kül-töre"
("kültöre") sekline dönüstürüp ("essiz-töre",
"tam-töre") gibi genis kapsamli ve Türk dünyasinin her türlü
töre birikintilerini içine alan bir sözcük olarak
Türkçeye yeniden kazandirilmalidir. Bunu yaparken de "kültür"
sözcügünün, gerektigi zaman ve yerde, Türkçenin
"kül-töre" deyimi oldugunu cesaretle ve bilinçli olarak
söylemek gerekir.
MILLET
Millet sözcügü Arapca
olarak bilinir. "Millet" sözcügünü tersinden okudugumuzda
Türkçenin"TELLIM / TILLIM" yani "dillim", "dilimi konusanlar"
anlaminda Türkçe bir deyimin oldugu görülüyor.
Bilinir ki zaten "millet" kavrami da "ayni dili konusanlar, ayni kültürü
("kül-töreyi") paylasanlar ve tarih ortakligina sahip olan insan
topluluklari" olarak tanimlaniyor.
SELAM (SALAM, SHALOM)
Türkçe "selam", Arapca "salam" ve Hebru dilinde "shalom" diye bilinen sözcükler birbirleriyle dil akrabaligi olan sözcüklerdir. Bu deyimlerin hepsinin kökü eski Tur/Türk dünyasinin üçlü Gök-Tanri dininin Tanrisi adindan yani "AS" (Bir-Ata-Tanri), "AL" (Gün-Tanri) ve "MA" (AY-Tanri) kevramlarini tek sözcük halinde tanimlayan "AS-AL-MA" deyimi olup günümüzde Türkçeden kaynaklanan çesitli dillerde "selam", "salam" ve "shalom" sekillerinde kendisini korumustur.
Daha önceki yazimizda da belirttigimiz
gibi eski Tur/Türk dünyasi her sözünü Tanri adi
ile bagdastirmistir. ASALMA, yahut onun degisik hali olan SALAM sözcügü
de onlardan biridir. Böyleçe "selam" verirken de Türkce
tanrinin adini selamladigimiz kisiye aktarip bir taraftan onu selamlarken
diger taraftan da Tanrinin iyiliklerini ona aktariyor ve/veya kendisine
"sa-olma" / "sag-olma" diliyoruz". Dikkat edilmelidir ki Türkçe
de "SAGOL" deyimi de ayni anlamda olan bir Türkce deyimdir.
TESEKKÜR EDERIM
Bunun gibi bir sözümüz de Türkçe "TESEKKÜR EDERIM" deyimidir. Bu deyim de "ederim" sözü öz Türkçedir. Onun için Arapca diye bilinen "TESEKKÜR" sözcügünü incelemeliyiz.
1) "Tesekkür" < "TE-SEKKÜR" yahut "TA-SAKKUR" demek ile Türkçe "ETE-SÜKKÜR" yahut "ATA-SÜKKÜR" ("Ataya sükür") anlaminda yine Gök-Tanriyi anip ona "sükür ediyoruz ve ona minnettarligimizi arzediyoruz. Bu deyime ek olarak su anlamlari da hatirliyoruz:
2) "Tesekkür" ederken "aTES-KÜK-ER" ve "aTAS-KUK-AR" Türkçe deyimi ile yine eski Türk dünyasinin "Gök-Atesi" olan Gün-Tanriyi ve "BIR-ER" olan Gök-Ata-Tanriyi aniyoruz.
3) "Tesekkür" ederken "TE-SEK-KÜR" veya "TA-SAK-KUR" seklinde olan deyimleri tersinden okudugumuzda, birincisinden Türkçenin "KÜR-KES-ETE" ("KÖR-GUS-ATa") ve ikincisinden de Türkcenin "KOR-KAS-ATa" ("KOR-GUS-ATA") deyimleri ile eski Tur/Türk dünyasinin KOR-GOZ-ATA (Kor-Oguz-Ata) adli Gök Tanrisini aniyoruz. Böylece, görülüyor ki TESEKKU EDERIM deyimi de Türkce bir deyimdir ve bu sebeple olsa gerek ki Türkçede kullanilmaktadir.
Görülüyor ki asli Türk kültüründen gelen bir Türkçe sözlügü sözün ad olgusunu bilmeden atip baskalarina mal etmekle, sonunda töre bakimindan eriyip tükenen yineTürk dünyasi olur. Nitekim de ne yazik ki öyle olmaktadir. Hatirlanmalidir ki bir zamanlar bütün dünya tek bir dili yani Türkçeyi konusurken Orta Doguda gelismis Türkçe agzi ile Orta Asyada ve Avrupada gelismis Türkçe agizlar birbirinden dogal olarak farkli idi. Buna ragmen hepsi Tur dili ve Türkçe idi. Baskalari kendilerine Türkçeden dil yapmakla kendilerine "töre" kazandirmislardir.
Bütün bu açiklamalardan
görülüyor ki olasilikla farkli dillerde farkli sözcüklerle
tanimlanan bütün bu kavramlar önce Türkçe olarak
tanimlanmis ve elde edilen Türkçe deyim kirildiktan sonra yeniden
düzenlenerek baska bir dile sözcük yapilmistir. Bu dogrultuda,
her sözcügün yaratilmasi apayri bir proje olup her sözcüge
temel saglayan kavram çok mantikli ve gerçekci sekilde Türkce
dille tanimlanmistir. Bütün bunlar gösteriyor ki en azindan
tüm Hint-Avrupa ve Semitik diller Türkçeden kirilarak
yapilmis dillerdir. Bütün bildirilerimde de bu gerçegi
devamli sekilde dile getirmekteyim. Umid ediyorum ki dilciler bu konuyu
geregince incelerler ve gerçegi gün isigina çikararak
gibi islerle ugrasmayan halka bildirip onlari aydinlatirlar.
SORULAR
Simdi bu durum karsisinda, gerek Avrupalisi, gerek Arab'i ve gerekse Tur/Türk dünyasinin diger komsulari Türkçeden deyimler alip önce kirarak ve sonradan yeniden düzenleyerek kendilerine yeni dil ve sözcükler yapmislarsa ki öyle gözüküyor, bu durumun bilincinde olarak, Türkçenin disinda olan bu dillere karsi nasil bir tutum içinde olunmalidir? Ati alan Üsküdari geçmis olduguna göre bu dillerin sözcükleri üzerinde Türkçenin sahiplik derecesi nedir? Osmanli Türkçesi bu sözde "yabanci dillerden" (Arapca ve Farsca) alintilar yaptigina göre, bu dillerin Türkçeden kaynaklandiginin farkinda mi idiler ki buna karsi çikmadilar? Yoksa bütün bunlar, çok ileri bir kültöre seviyesine erismis ve onunla ilgili çok gelismis
bir dile sahip olan eski Tur/Türk dünyasinin tarihten silinip unutulmasi için distan yapilan karistirma gayretleri midir?
Polat Kaya
Mayis 15, 2002
KAYNAKLAR:
[1] Ingilizce - Türkçe Redhouse Sözlügü, 1974.
[2] Encyclopaedia Britannica World Languages Dictionary (EBWLD), 1963,
Vol. 1, p. 314, under "culture".
[3] EBWLD, 1963, V0l. 2, s. 1590]
[4] Prof. Dr. Abdülkadir Donuk, "Eski Türk Devletlerinde Idarî-Askerî
Ünvan ve Terimler", Türk
Dünyasi Arastirmalari Vakfi, Istanbul, 1988.